İsrail'in Gazze’ye kara harekatı planı onaylandı

Yaklaşık iki yıldır devam eden savaşta önemli bir tırmanışa işaret eden bir kararla, İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze Şeridi'nin en büyük kentsel merkezi olan Gazze Şehri'nin kontrolünü ele geçirmeye yönelik askeri operasyon planına nihai onayı verdi.

Başbakan Binyamin Netanyahu, bu bölgeyi Hamas'ın "son büyük kentsel kalesi" olarak nitelendirerek, operasyonun savaşın sona erdirilmesi için kritik bir adım olduğunu belirtti.

Bu hamle, hem bölgedeki insani krizi derinleştirme potansiyeli taşıyor hem de İsrail içinde ve uluslararası alanda karmaşık siyasi ve askeri tartışmaları alevlendiriyor.

ASKERİ VE SİYASİ HESAPLAŞMA

Onaylanan plan, İsrail ordusunun henüz işgal etmediği Gazze Şeridi'nin yaklaşık %25'lik bir bölümünü kontrol altına almasını öngörüyor.

Ancak bu karar, İsrail askeri komuta kademesinde ciddi endişelere yol açtı.

Bazı üst düzey komutanlar, böyle bir operasyonun, Hamas'ın elinde hala hayatta olduğuna inanılan yaklaşık 20 rehinenin hayatını tehlikeye atacağı ve İsrail askerlerini uzun süreli, ölümcül bir gerilla savaşına sürükleyeceği uyarısında bulundu.

İsrail'in en önemli müttefiki olan ABD'nin tutumu ise temkinli.

ABD Başkanı Donald Trump, rehinelerin serbest bırakılması için Hamas'ın yok edilmesi gerektiği yönünde genel bir destek beyan etse de, Gazze Şehri'ne yönelik bu özel planı açıkça onaylamaktan kaçındı ve rehinelerin kurtarılmasının her zaman "çok zor" olacağını kabul etti.

Bu durum, Netanyahu hükümetinin, askeri şüpheciliğe ve en büyük müttefikinden gelen sınırlı desteğe rağmen, operasyonu ilerletme yönünde siyasi bir kumar oynadığını gösteriyor.

Kararın arkasındaki itici gücün, taktiksel ve insani kaygılardan ziyade, "işi bitirme" imajı yaratarak koalisyon ortaklarını tatmin etme siyasi zorunluluğu olduğu anlaşılıyor.

İNSANİ KRİZ: ZORUNLU GÖÇ DALGASI

Operasyonun en yıkıcı sonuçlarından biri, yaklaşık 900,000 ila 1 milyon Filistinlinin Gazze Şehri'nden zorla tahliye edilerek Gazze'nin orta ve güney bölgelerindeki kamplara yerleştirilmesi planıdır.

Bu kitlesel yerinden edilme planının bir parçası olarak İsrail, Kerem Şalom sınır kapısı üzerinden bölgeye çadır ve diğer barınma malzemelerinin tedarikine yeniden başlayacağını duyurdu.

Ancak bu duyuru, bölgedeki korku ve paniği durduramadı. Binlerce aile, olası bir askeri saldırı korkusuyla şimdiden evlerini terk ederek güneye doğru yola çıktı ve yeni bir iç mülteci dalgası yarattı.

İsrail'in çadır sağlama hamlesi, operasyon için lojistik bir gereklilik olmasının yanı sıra, etnik temizlik suçlamalarını savuşturmayı amaçlayan bir halkla ilişkiler aracı olarak da görülüyor.

Ancak bu durum, aynı zamanda uzun vadeli yerinden edilmeyi kurumsallaştırarak, Gazze nüfusunun önemli bir bölümünü kendi topraklarında kalıcı mültecilere dönüştürme riski taşıyor ve Gazze Şehri'nin yaşanabilir bir merkez olarak ortadan kaldırılmasına zemin hazırlıyor.